Dizi Arşivi - Dizifox

“Breaking Bad”, lise kimya öğretmeni Walter White’ın hayatının, akciğer kanseri teşhisi aldıktan sonra bambaşka bir yola sapmasını konu alır. Parasızlık ve geleceğe dair endişeler içinde bocalayan Walter, ailesinin geçimini sağlamayı amaçlayarak eski öğrencisi Jesse Pinkman ile birlikte metamfetamin üretimine başlar. Zamanla işin içine girdikçe, Walter’ın masum motivasyonları yerini güç, para ve kontrol arzusuna bırakır; bu dönüşüm izleyiciye ahlaki sınırların nasıl aşındığını çarpıcı şekilde gösterir. Dizinin baş rollerini Bryan Cranston (Walter White) ve Aaron Paul (Jesse Pinkman) üstlenir. Onları sırasıyla Anna Gunn (Skyler White), Dean Norris (Hank Schrader), Betsy Brandt (Marie Schrader) ve Bob Odenkirk (Saul Goodman) gibi karakterler izler. Yardımcı kadroda Jonathan Banks (Mike Ehrmantraut) ve Giancarlo Esposito (Gus Fring) gibi güçlü performanslar da dizinin gerilim dozu ve dramatik derinliğini artırır.

The Sopranos, New Jersey’de yaşayan İtalyan asıllı mafia ailesi Soprano’ların günlük hayatını ve suç dünyasındaki yükselişini konu alır. Hikâyenin merkezinde, hem aile hayatını hem de suç örgütü liderliğini dengede tutmaya çalışan Tony Soprano (James Gandolfini) vardır. Tony’nin, sürekli bastırdığı kaygı ve panik atak sorunları nedeniyle terapist Dr. Jennifer Melfi’ye (Lorraine Bracco) gitmesi, dizinin en çarpıcı yanlarından biridir. Aile içi çatışmalar, rakip çetelerle yaşanan şiddet ve Tony’nin kendi vicdan muhasebesi, dizinin hem suç-gerilim hem de kara mizah ögelerini dengeli biçimde besler. Dizide Tony’nin eşi Carmela Soprano’yu (“Carm”) Edie Falco, yeğeni Christopher Moltisanti’yi Michael Imperioli; kardeşi Janice’i Aida Turturro; yakın dostu ve “right-hand man”i Paulie “Walnuts” Gualtieri’yi Tony Sirico; babası Junior Soprano’yu Dominic Chianese canlandırır. Ayrıca mafya içindeki güç dengesi ve ihanetler, karakterlerin trajik çatışmalarıyla öne çıkar. 1999–2007 yılları arasında yayınlanan dizi, karmaşık karakter analizi, karanlık mizah ve gerçekçi aile-dinamikleriyle televizyon tarihinin en etkili yapımlarından biri olarak kabul edilir.

“Sherlock”, Sir Arthur Conan Doyle’ın ünlü dedektif öykülerinden yola çıkan, modern döneme uyarlanmış bir İngiliz suç-drama dizisidir. Londra’yı arka plan olarak kullanan hikâye, aşırı zeki ve gözlemci Sherlock Holmes ile onun sadık dostu ve iş ortağı Dr. John Watson’ın sıradışı maceralarını konu alır. Dizi, Holmes’ün akıl almaz çıkarım yeteneği ve Watson’ın tıbbi bilgisiyle karmaşık cinayetleri çözmesini, aynı zamanda ikilinin kişisel düğümleri ve geçmişleriyle yüzleşmesini dengeler. Her bir bölüm, tek bir hikâyeyi sinematik bir üslupla anlatırken, karakterler arasında tutkulu bir zekâ ve dostluk savaşı gözler önüne serilir. Başrolde, Sherlock Holmes’e Benedict Cumberbatch; Dr. John Watson’a ise Martin Freeman hayat verir. Holmes’ün zıt karakteri, Muirhead House’un işleriyle boğuşan cinayet komiseri Lestrade’a Rupert Graves; Holmes’ün “uzun zamandır kayıp” abisi Mycroft Holmes’a Mark Gatiss; ve Holmes’ün akıl sağlığını sınayan baş düşmanı Moriarty’ye Andrew Scott eşlik eder. Yan rollerde ise Holmes’ün ev sahipliği yaptığı 221B Baker Street’in apartman görevlisi Mrs. Hudson rolünde Una Stubbs ve Watson’ın eşi Mary Morstan olarak Amanda Abbington dikkat çeker. Performansların güçlü kimyası ve modernleşmiş senaryo, klasik öyküleri yeniden keşfetmenin yanı sıra izleyicilere yine de tanıdık bir atmosfer sunar.

“Gibi”, 1 Ocak 2021’de Exxen’de yayımlanmaya başlayan, absürd mizahı gündelik hayatın küçük dertleriyle birleştiren bir komedi dizisidir. Senaryosunu Feyyaz Yiğit ile Aziz Kedi’nin kaleme aldığı yapımda olaylar; birbirini çok seven ama her fırsatta didişen Yılmaz ile İlkkan’ın, çoğu kez yakın arkadaşları Ersoy’u da peşlerine takarak sıradan meseleleri akıl almaz boyutlara sürüklemeleri etrafında döner. Apartman toplantısından düğün takısına, sosyal medya kaygısından mahalle ilişkilerine kadar tanıdık ayrıntılar kara mizaha dönüştürülür; modern şehir insanının kibir, kaygı ve uyum çabasını keskin diyaloglarla hicveden her bölüm, bağımsız bir kısa film tadı sunar. Başrollerde Yılmaz’ı canlandıran Feyyaz Yiğit, İlkkan’a hayat veren Kıvanç Kılınç ve ikilinin kadim dostu Ersoy’u oynayan Ahmet Kürşat Öçalan yer alır. Bölümlere göre değişen konuk kadroda ise Onur Buldu, İrem Sak, Füsun Demirel, Uğur Yücel, Ayşenil Şamlıoğlu gibi pek çok tanınmış oyuncu görülür. Mütevazı prodüksiyonu, keskin diyalogları ve toplumsal gözleme dayalı esprileriyle “Gibi”, kısa sürede geniş bir hayran kitlesi edinmiş ve Türkiye’de kült statüsüne yükselmiştir.

Emekli bir adliye memuru olan Agâh Beyoğlu, İstanbul’un en kalabalık ve hareketli semti Beyoğlu’nda yalnız ve münzevi bir yaşam sürdürmektedir. Kızı yurtdışında yaşamakta, eşi ise yıllar önce vefat etmiştir. Agâh’ın bu tekdüze yaşantısı, kendisine konan Alzheimer Başlangıcı teşhisiyle altüst olur. Hastalığından ötürü er geç bütün anılarını unutacaktır. Bu gerçek karşısında başta bocalasa da Agâh, unutmanın bir fırsat olduğunu fark eder. Yıllardır planladığı ancak sürekli ertelediği bir cinayeti işlemek için bir fırsat! Nasıl olsa işleyeceği bu suçu gelecekte hatırlamayacak, hatırlamayacağı için de vicdan azabı çekmeyecektir.

“Rome” dizisi, M.Ö. I. yüzyılın sonlarında, Roma Cumhuriyeti’nin çöküş dönemini anlatan epik bir tarihsel drama. Hikâye, asker arkadaşları Lucius Vorenus ve Titus Pullo’nun gözünden ilerler; ikili, Roma’nın karmaşık siyasi entrikaları, iç savaşlar ve iktidar mücadeleleri arasında hem askeri görevlerini hem de kişisel ahlaki seçimlerini sınayan olayların tam göbeğinde kalırlar. Dizide, Julius Caesar’ın Gallia seferlerinden dönüşü, M.Ö. 44’teki suikastı ve ardından gelen iç savaşın gölgesinde, genç Octavian’ın (daha sonra Augustus) yükselişi gibi büyük tarihsel dönemeçler sürükleyici bir biçimde işlenir. Başrolleri Kevin McKidd (Lucius Vorenus) ve Ray Stevenson (Titus Pullo) paylaşırken, diziye derinlik katan diğer önemli karakterler arasında Polly Walker (Atia of the Julii), Ciarán Hinds (Julius Caesar), James Purefoy (Mark Antony) ve Simon Woods ile ardından Max Pirkis’in canlandırdığı Octavian yer alır. Zengin prodüksiyon tasarımı ve detaylı döneme uygun kostümleriyle öne çıkan “Rome”, politik oyunları, karakterler arası çatışmaları ve antik dünyanın ihtişamını 2005–2007 yılları arasında iki sezon boyunca başarılı bir şekilde yansıtmıştır.

Peaky Blinders, 1919’da Birinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından Birmingham’ın karanlık sokaklarında geçen bir suç dramasıdır. Shelby ailesinin lideri Thomas “Tommy” Shelby, küçük çaplı bir çeteyi Avrupa’nın farklı şehirlerinde etkili bir yeraltı imparatorluğuna dönüştürmeye kararlıdır. Karışık ailesel bağlar, devlet ve polisle girilen tehlikeli pazarlıklar, rakip çetelerle sokak savaşı ve Tommy’nin savaş sonrası yaşadığı travmalar dizinin merkezinde yer alır. Şehir yönetimini ele geçirme hırsı, aile bağlılığı ve intikam duygusu, her bölümde daha da karmaşıklaşan bir entrika ağı örer. Dizinin başrolünde, soğukkanlı ve stratejik zekâsıyla tanınan Tommy Shelby’yi canlandıran Cillian Murphy yer alır. Onun yanı sıra, Tommy’nin çekirdek ekibinde yer alan Arthur Shelby’i Paul Anderson, en küçük kardeş Finn Shelby’yi Harry Kirton, aktris ve Tommy’nin güçlü destekçisi Esme Shelby’yi Aimee-Ffion Edwards, kanun adamı ve dizi boyunca Shelby’lerle işbirliği yapan Chester Campbell’ı Sam Neill, Shelby ailesinin matriarkı Polly Gray’i ise efsanevi Helen McCrory ustalıkla yorumlar. Ayrıca, Tom Hardy (Alfie Solomons), Sophie Rundle (Ada Shelby) ve Joe Cole (John Shelby) gibi yetenekli oyuncular da unutulmaz rolleriyle dizinin atmosferini derinleştirir.

“Stranger Things”, 1980’lerin gölgeli kasabası Hawkins’te geçer. Bir grup çocuk, kaybolan arkadaşları Will’i ararken gizemli, paralel bir evren olan “Ters Evren”in varlığını keşfeder. Bu karanlık boyutta “Demogorgon” adı verilen yaratıklar dolaşmakta, bir kız çocuğu (Eleven) ise bu varlığa karşı telekinetik güçlerle donanmıştır. Eleven’ın kaçış hikâyesi, çocukların cesurca birlik olup hükümetin karanlık deneylerine ve kasabanın sırlarına karşı mücadele etmeleriyle iç içe geçer; dostluk, fedakârlık ve bilinmezin dehşeti dizinin temel dinamikleridir. Başlıca kadroda Millie Bobby Brown (Eleven/Jane), Finn Wolfhard (Mike Wheeler), Noah Schnapp (Will Byers), Gaten Matarazzo (Dustin Henderson), Caleb McLaughlin (Lucas Sinclair), Natalia Dyer (Nancy Wheeler), Charlie Heaton (Jonathan Byers), Winona Ryder (Joyce Byers), David Harbour (Jim Hopper) ve Sadie Sink (Max Mayfield) yer alır. Buna ek olarak Sean Astin, Paul Reiser, Maya Hawke ve Brett Gelman gibi oyuncular da sonraki sezonlarda hikâyeye önemli karakterlerle dahil olmuştur.

“The Mandalorian”, Star Wars evreninde, İmparatorluk’un düşüşünü takiben Yıldızlararası Yeni Cumhuriyet’in kurulma sürecinde geçen bir hikâyeyi anlatır. Dizi, ödül avcısı Din Djarin’in (Pedro Pascal) maceralarına odaklanır. Mando olarak da anılan Din Djarin, galaksinin sınır bölgelerinde görevsiz dolaşırken bir iş için “Hepsi Bir Arada” adlı gizemli bir yaratığı, nam-ı diğer “Çocuk” ya da gerçek adıyla Grogu’yu koruma görevini üstlenir. Efsanevi güçlere sahip bu değişkenliğe sahip küçük varlık, birçok tarafın hedefi haline gelir. Djarin, hem korumasını sağlamak hem de Grogu’nun gerçek kökenini ve nereye ait olduğunu öğrenmek için çeşitli müttefikler ve düşmanlarla karşılaşır; bu yolculuk onun, gizli Mandalorian geleneklerini keşfetmesine ve beklenmedik bağlar kurmasına vesile olur. Dizide başrolü Pedro Pascal üstlenirken; Gina Carano (Cara Dune), Carl Weathers (Greef Karga), Omid Abtahi (Dr. Pershing), Nick Nolte (Kuiil’un sesi), Giancarlo Esposito (Moff Gideon) ve Katee Sackhoff (Bo-Katan Kryze) gibi isimler önemli yan rollerde yer alır. Ayrıca Taika Waititi’nin animatronik robot ödül avcısı IG-11’e ses vermesi ve Timothy Olyphant’ın kısa süreli ama etkileyici oyunculuğu gibi sürpriz konuklar, seriye renk katar. Görsel efektler, klasik Star Wars müzikleri ve aksiyon dozuyla “The Mandalorian”, hem yeni hem de eski hayranlar için sürükleyici bir uzay kovboyu destanı sunar.

The Crown, II. Elizabeth’in tahta geçişinden başlayarak, İngiliz monarşisinin modern dünyayla ve içinden geçtiği siyasi krizlerle kurduğu ilişkiyi anlatan epik bir dönem dizisidir. İlk sezonlar Kraliçe’nin gençliğini ve Prens Philip’le evliliğini, Kraliyet Ailesi’nin halkın gözünde meşruiyetini korumak için verdiği zorlu mücadeleleri, mali sıkıntıları ve Westminster’da geçen güç oyunlarını işler. İlerleyen sezonlarda ise 1960’ların sosyal devrimi, 1970’ler ekonomik çalkantısı ve Margaret Thatcher’ın başbakanlığı gibi gerçek tarihsel olaylara paralel olarak, aile içi gerilimler ile kamu ve özel hayat arasındaki çatışmalar ön plana çıkar. Dizinin başrollerinde ilk iki sezonda Claire Foy (Kraliçe II. Elizabeth) ve Matt Smith (Prens Philip) yer alırken, Prenses Margaret’i Vanessa Kirby, Winston Churchill’i John Lithgow canlandırmıştır. Üçüncü ve dördüncü sezonlarda roller Olivia Colman (Kraliçe), Tobias Menzies (Philip) ve Helena Bonham Carter (Margaret) gibi isimlere devredilirken, dördüncü sezonda dönemin dikkat çeken figürü Margaret Thatcher’ı Gillian Anderson, Prenses Diana’yı ise Emma Corrin yorumlamıştır. Beşinci sezonda Diana rolü Elizabeth Debicki ve Kraliçe rolü Imelda Staunton tarafından üstlenilmiştir; her döneme uygun kadro değişimleri, karakterlerin yaşlanma sürecini ve olayların ciddiyetini başarıyla yansıtır.